Türkiye’nin Sorunu Siyasi Belirsizlik!
Tüm Türkiye’nin başkanlık tartışmasına odaklandığı bir günde geçen bir yılın değerlendirmesini yapmak üzere bir araya geldiklerini ifade eden CHP İskenderun İlçe Başkanı Yusuf Mansuroğlu teşkilat binasından basın açıklaması gerçekleştirdi.
Türkiye’nin sorunlarının belli olduğunu ifade eden CHP İskenderun İlçe Başkanı Yusuf Mansuroğlu, 4 ana başlıkta sıraladığı sorunların ‘Siyasi istikrarsızlık, Terör, Yanlış Dış Politika, Bozuk ekonomi’ olduğunu söyledi.
Başkan Mansuroğlu açıklamasının devamında, “2002 yılı seçimlerinde desteğini aldığı başta kurmayları kader arkadaşları, Fetullah Gülen grubu olmak üzere herkesle ayrışan bunun sonucunda verdiği zararı halka yansıtan bir siyasi iktidar tarafından yönetiliyoruz. Zaman Zaman Kandil, zaman zaman İmralı bazen de Oslo görüşmelerini hatırlarsınız, Habur karşılamaları ile hepimize aslında hiç geçmeyen bir barış süreci senaryosu oynandı. Çok verimli bir çalışmaymış ki bu sürece aracılık yapmış bir toplumun siyasi kadrosunu içeri tıktılar. FETÖ grubu ayrı bir Prodüksiyon, yedirdiler içirdiler devletin ana damarlarını Milli Eğitim, Emniyet, Ordu ve Yargıyı teslim ettiler. Tıpkı YPG’nin, PKK’nın, Apo’nun kandırdığı gibi 17 – 25 Aralık tarihlerinden sonra bunlar tarafından da kandırıldıklarını öğrendik.
Dostlar, bir 15 Temmuz vakası yaşandı demokrasinin kesintiye uğramaması için tarih boyunca darbelere karşı duran CHP, Genel Başkanıyla Millet Vekili ile örgütleriyle darbeye karşı bir duruş sergiledi ve iktidar bunu acaba nasıl kendi lehine kullanırım diye bir cadı avı başlattı. Ne kadar örgütlü sivil toplum örgütleri varsa üzerine gidildi darmadağın edildi. Ekmek ile terbiye edilmeye çalışıldı hepiniz hatırlarsanız bir imam arkadaşımız işe başlıyor, Diyanet işleri Bank Asya’da hesap açacaksın diyor ve bu vatandaş açtığı bu hesaptan ötürü ihraç ediliyor. Eğitim camiası sırf örgütlü bir yapıya sahip olduğu için başlarına geleni biliyorsunuz. Ordunun Emniyetin hali ortada sokaktaki bekçiyi toplayan iktidar bu örgütün siyasi ayağını ne yaptı bütün bu kadrolaşma bunların gözü önünde onaylarıyla oldu buna göz yumanlar nerede? Arkadaşlar bir iktidarın birinci görevi kendi vatandaşının can, mal güvenliği ve huzurunu sağlamaktır. Devlet nerde ? ülkede gün geçmiyor ki bombalar patlamasın katliam yaşanması bunun sorumlusu kim? öğrenciler yurtlarında cayır cayır yanıyor sorumlusu kim ? Kayseri de teröre kurban giden Askerlerimizin katili kim ? bir hatırlayalım 7 Hazirandan sonra tek başımıza iktidar olsaydık Ekonomi düzgün, terör biter demişlerdi. İktidardalar ellerini tutan mı var arkadaşlar dış politika tutarsızlıkla dolu Rusya, İran, Suriye, İsrail tamamen yanlı politikalar sonucu dost iken hasmımız oldu. Dışarıdan mülteci alırken terörü de ithal ettik. Sınır güvenliğimiz yok, kardeşim Putinden Ey Putine sonra tekrar kardeşim Putin, Kardeşim Esad’tan sonra Esed bu ayın sonunda tekrar manevra Astana da bir araya gelecekler. İsrail ile önce One Minute, sonra mavi Marmara faciası bütün bunlar dengesiz basiretsiz bir dış politikanın neticesi içte ve dışta bu kadar yanlıştan sonra ekonominin yolunda gitmesi mümkün mü Turizm can çekişiyor. Döviz aldı başını gidiyor. Vatandaş her gün cebindeki paranın eridiğini hissediyor, işyerleri kapanıyor, işsizlik arttı memleketi diğer yüzde elli diye ikiye bölüp ayrıştırdılar. Türkiye Cumhuriyetinin kurucu Kurtarıcısı Mustafa Kemal Atatürk’ün İsmini ders kitaplarından çıkarmaya kalkıştılar. Şimdi de tüm vatandaşların bir arada yaşama garantisi olan anayasayı yani rejimi değiştiriyorlar. Egemenlik kayıtsız şartsız Milletindir ilkesini ortadan kaldırmaya ve yüz yıllık demokratik kazanımlarımızı yok etmeye yönelik olarak hazırlanan bir anayasa değişikliği tasarısıyla karşı karşıyayız. Bu tasarı, toplumun hiçbir kesimiyle müzakere edilmeden hazırlanmış ve ülkemizi tek adam Diktatörlüğüne götürmeye amaçlayan bir ihanet projesidir. TBMM kendi eliyle kendisini tasfiyenin yolunu açmış bulunmaktadır. Bir Başbakan kendi varlığını bir engel olarak tanımlayacak kadar iradesini teslim etmiş durumdadır bugüne dek hiçbir Cumhuriyet Hükümeti bu kadar küçülmemiştir. Saraya yaranabilmek adına her türlü onursuzluğu utanmazca sergileyen bir anlayışı günlerdir ibretle izlemekteyiz. Gizli bir oylamanın bu iradesiz siyasi figüranlar tarafından nasıl bir zavallılığa dönüştürüldüğünü hep birlikte gördük. Birbirlerine o kadar güveniyorlar ki, ya oylarını birilerine gösteriyorlar, ya da oy kabinine Üç kişi girip birbirlerini denetliyorlar. Bu devletin bir bakanı oyunu usulünce kullanması yönünde uyarılınca “sana mı soracağım lan” diyebilecek kadar küçülmüştür. Bize sormayacaksın sayın bakan!... vekilliğini yaptığın Meclisin iç tüzüğüne soracaksın. Bu ihanet projesine destek verenler, koltuk değnekliği yapanlar, saltanat ve hilafet özlemiyle, yurttaş olmayı bile sindiremeyip tekrar bir kula, bir tebaaya dönüşmek için can atanlar. Hiç heveslenmeyin bu Cumhuriyet Oylamayla kurulmadı ecdadımızın döktüğü şehit kanlarıyla kuruldu. Oylamayla da yıkılmaz!...
Yüzde 51 ile seçilen bir Cumhurbaşkanı halkın yüzde yüzlük temsil eden meclisin bütün temel yetkilerini üzerine alacak, aynı zaman da parti genel başkanı olacağı için milletvekillerini doğrudan kendisi belirleyecek, dilediği zaman olağanüstü hal ilan ederek ülkeyi sınırsız bir biçimde kararnamelerle yönetebilecek, bütün bunlardan memnun kalmadığı takdirde de Meclisi Feshedebilecek. Kendisini denetlemek ile görevli anayasa mahkemesi ve HSYK üyelerini atama yetkisiyle her türlü denetimden kurtulacak. Bu yolla bağımsız olması gereken yargıyı bütünüyle kendisine bağlamış olacaktır.
Yürütme organı olan hükümeti meclis dışından dilediği gibi atayarak, Güvenoyu dahi almadan kabine kurabilecek. Bütün bunlar açıkça yasama yürütme ve yargının tek elde toplanması sonucunu doğuracağı için Cumhuriyetimizin kuruluş ilkesi olan güçler ayrılığı ilkesi tarihe gömülecek ve tek adam diktatörlüğü resmen ilan edilecektir.” dedi.
Yorum Gönder