Prostat kanserinde en önemli teşhis yönteminin kanda bakılan PSA düzeyi olduğunu belirten Op. Dr. Yusuf Diker, “Prostat kanseri, erkeklerde en sık görülen kanserler arasında ikinci sıradadır. Aile bireylerinde daha önce prostat kanseri teşhisi, en önemli risk faktörlerinin başında gelmektedir. Bu nedenle PSA düzeyine eğer erkeğin ailesinde prostat kanseri olan birisi varsa, 40 yaşından sonra, eğer yoksa 50 yaşından sonra bakılması önerilmektedir. Ayrıca makattan yapılan parmakla muayenede, prostatta bir anormallik ve sertlik olması da prostat kanseri teşhisinde önemli bir rol oynamaktadır. PSA düzeyi yüksek olan kişilerde nodül saptanırsa, kanser olup olmadığının anlaşılması için, makattan girilerek ultrasonografi eşliğinde prostattan parça (biyopsi) alınması gerekmektedir. Eğer prostat kanseri sadece prostatta sınırlı ise yapılması gereken tedavi prostatın cerrahi yol ile alınması ya da prostata ışın tedavisi verilmesidir” açıklamasında bulundu.
“Erken evrede başarı şansı çok yüksek”
Prostat kanseri tedavisinde erken teşhisin ve düzenli kontrollerin önemine değinen Üroloji Uzmanı Op. Dr. Yusuf Diker, “Prostat kanseri, genellikle prostatın idrar yolunu çevreleyen kısmına uzak geliştiğinden, idrar yakınmalarına erken dönemde yol açmayabilir. Bu nedenle prostat kanserinin erken tanısında, şikâyet olmasa bile yapılan düzenli kontroller önemlidir” dedi.
Yorum Gönder