Psikoloji Saati’nde Psiko-Diyet Konuşuldu

Beslenme kavramını en yalın anlamıyla dinleyicilere aktaran Diyetisyen Selma Topaloğlu, “Vücut fonksiyonlarını gerçekleştirebilmesi için yakıt sağlamaktır. Nasıl ki ham petrolden benzin elde edilip makinelerin veya arabaların çalışmasında benzin yakıt olarak kullanılıyorsa; vücudumuzda tükettiği her besini nihayetinde ‘’glikoza’’ dönüştürerek yakıt olarak kullanır. Büyümemizi, gelişmemizi, ürememizi, nefes almamızı, hareket etmemizi sağlayan yakıtımızın kaynağı beslenmedir” dedi.

Açlığın ikiye ayrıldığının açıklayan Psikolog Uğur Seküçoğlu,” Birincisi, Fizyolojik açlıkta, besin aldıktan bir süre sonra, kandaki besinlerin azalması sonucu enerji düşmesi ve beslenme ihtiyacına bağlı acıkma söz konusudur. Diğeri de duygusal açlıktır. Bunlar kaygı, stres, sevinç, üzüntü gibi duyguların çok yoğun yaşandığı ya da bunların eksik olduğu durumlarla başa çıkabilmek için yemek yeme ihtiyacı olarak açıklanabilir. Duygusal yeme davranışında fiziksel açlık belirtileri yoktur. Duygusal yeme beraberinde pişmanlık hissi de getirir. Özellikle duygularla baş edilemediği zamanlarda birey yemeğe hücum edebiliyor. Burada kişinin öncelikli olarak duygularını fark etmesi gerekiyor” dedi.

Eski insan yaşamları ile gününüz arasında büyük farklılıkların olduğunu ve eski insanlar bugün olduğundan çok daha farklı koşullarda gelişim gösterdiğini belirten Diyetisyen Selma Topaloğlu.” Eskiden besine ulaşmak zordu ve besine ulaşılan koşullarda yenilen her lokma belki günlerce sürecek açlık için vücuda kardı. Beslenmenin eski insan için anlamı hayatta kalma, mücadele etme ve yaşam için enerji demekti. Ancak günümüz modern insanı için aynı yalınlıktan söz etmek çok zor. Çünkü günümüzde beslenme ve yemek yeme üzerine sosyal, psikolojik, toplumsal, kültürel pek çok yeni anlam kazandırmış durumda. Tatil, bayram, kutlama, düğün, davet, yeni yıl, doğum günü gibi olaylar toplanma bir araya gelme gibi anlamları ifade etmenin yanında birlikte bir şeyler yemeyi de ifade eder durumda. Yemeğe her an ulaşabilme ve kontrolsüz aşırı tüketim, kilo yönetimi, yeme bozukları, vücut imajı gibi yeni kavramları hayatımıza dâhil etti” şeklinde konuştu.

Kişinin yemek üzerindeki düşüncelerini sorgulanması gerektiğini ve de düşünce üzerine yeterince odaklanılmazsa, kişinin yemek yeme davranış değişiklikleri çok uzun süreli olmadığının altını çizen Psikolog Uğur Seküçoğlu şunları söyledi; ”Düşüncelerle çalışıldıktan sonra, davranışa geçilmesi gereklidir. Kişinin açlığa ne kadar dayanabildiği gözlemlenmelidir. Kişi iki açlık arasındaki farkı gözlemleyerek öğrenebilmesi gerekmektedir. Kişi açlık duygusunu bastıramıyorsa eğer, farkına vararak yeme davranışını öğrenmelidir. Bir yemeği ya da bir atıştırmalığı yedikten sonra, her bir lokmanın tadının farkında değilseniz, ya çok hızlı yemek yemişsinizdir ya da odağınız yediğiniz yemekten başka yerlere yönelmiştir. Her bir lokmanın farkına varmak için, dokusunun, kokusunun, dilimizde yarattığı hissin farkında olmayı deneyin.”

Canlı yayınlanan ‘Psikoloji Saati' programı, FM bandı 97,7 frekansından ve eşzamanlı olarak www.megaradyoiskenderun.com internet üzerinden ve Mega Medya Facebook Sayfası üzerinden canlı yayınlandı. ‘Psikoloji Saati' adlı programının yönetmenliğini Mustafa Mert, Şirvan Sekçuk ve Ali Kemal Zerenli yaptı.