‘Psikoloji Saati' adlı radyo programında bu hafta, ‘Sevgi Psikoloji Danışmanlık Merkezi’ Kurucusu Psikolog Uğur Seküçoğlu ve Pedagog Şafak Bıkmaz konuk oldu. Bölgenin genç ve sevilen isimlerinden Pedagog Şafak Bıkmaz ve Psikolog Uğur Seküçoğlu 'Çekingenlik' konusunda önemli açıklamaları Mega FM dinleyicileriyle paylaştı.
Çekingenlik olarak bilinen şeyin sosyal kaygı olduğunu beliten Psikolog Uğur Seküçoğlu, “Sosyal genetik aktarımla geçebildiği gibi, kişinin anne ve babasından görerek büyümesiyle de geçebilir. Kişinin olumsuz olaylar yaşaması da Sosyal kaygının nedenleri arasındadır. Kişi ne zaman sosyal kaygı Yaşar. Toplum içinde telefonla görüşme, küçük bir grup etkinliğinde yer alma, toplum içinde yemek yeme, toplum içinde bir şeyler içme, yetkili biri ile konuşma, dinleyiciler önünde konuşma, rol yapma, partiye/ eğlenceye gitme, başkaları tarafından izlenirken çalışma, aşkaları tarafından izlenirken yazma, çok iyi tanımadığı biriyle telefonda görüşme, çok iyi tanımadığı biriyle yüz yüze konuşma, yabancılarla karşılaşma, genel tuvaletleri kullanma, birilerinin oturduğu odaya girme, ilgi odağı olma, bir toplantıda hazırsızlık konuşma yapma, yetenek, yeti veya bilgi testine tabi tutulma, iyi tanımadığı birine onaylanmadığını veya aynı düşüncede olmadığını ifade etme, çok iyi tanımadığı birinin gözlerinin içine bakma, önceden hazırlanmış bir raporu bir gruba sözel olarak sunma veya cinsel ilişki amacıyla birini tavlamaya çalışma, alınan bir malı parasını geri almak üzere iade etme, parti ve davet verme, ısrarlı bir satıcıya karşı koyma bunlar sosyal kaygının belirtileridir. Bu bahsettiğimiz alanlarda başlayan kaygı yüz kızarması, terleme, ağız kuruluğu, çarpıntı, nefes kesilmesi, nefes darlığı, mide barsak sisteminde rahatsızlık, diyare, kas gerginliği, titreme gibi. Bu belirtilerle gösterir ve düşünce olarak insanındadır aklına ya yapmazsam ya rezil olursam düşünceleri gelir . Sosyal kaygı aslında kişinin yüzleşmekten kaçınmasıdır. Ve kişinin ideal benliğinden kaçınmasıdır çok başarılı olmak isteyen bir öğrencimin hocanın sorularına cevap vermekten kaçınıp . Soruya cevap vermemesidir” dedi.
Çocuklarda sosyal kaygı okul öncesi dönemde başlayan ve müdahale edilmemesi durumunda yetişkinlik dönemlerine kadar devam eden bir durum olduğunu açıklayan Pedagog Şafak Bıkmaz, “Nedenleri hem genetik hemde çevresel faktörlere bağlı olabilmektedir. Bulundukları ev ortamları, ebeveyn tutumları hatta kardeşler arasında kaçıncı kardeş oldukları bile tetikleyici nedenler arasındadır. Çocuklarda görülen sosyal kaygının örtük bir doğası vardır. Çocuk bu durumu problem olarak algılamamakta ve bundan dolayı yardım isteyemezken, aile de çocuğum utangaç çekingen diyerek kişilk özelliklerine atıfta bulunarak gözden kaçırabiliyor. Aile içerisindeyken bu durumu gözlemek daha zordur çocuk güvenli ilişki kurduğu kişilerin yanında bu kaygı durumunu yaşamamaktadır. Çocuk sosyal bir ortama girdiğinde konuşmama, ağlama, ebeveyne sarılma ya da arkasına saklanma, donma ve kaçınma tepkileri vermektedir. Genellikle okul çağı döneminde sınıf içerisinde söz almama, derse katılmama, soru sormama vs. şeklinde karşımıza çıkabilmektedir. Sosyal kaygı yaşayan çocuğa konuşması için baskı yapılmamalı ısrar edilmemeli, konuşmuyor cevap vermiyor diye kızıp bağırılmamalı bütün bunlar çocuğun daha çok kaygıya kapılmasına neden olacaktır. Başka çocuklarla kıyaslama akranları arasındayken müdahale ve yönlendirmelerden kaçınılmalıdır” dedi.
Kişinin kaçındığı durumların üstüne gitmesi gerektiğinin altını çizen Psikolog Uğur Seküçoğlu, “Fakat bunun için güvenlik davranışlarını bırakması gerek, nedir bu güvenlik davranışları ? Yanında birisiyle bir iş yapmak telefona bakmak bakışlarını kaçırmak vs. Burda kişi korkularının üstüne tek başına gitmekte zorlanabilir. İnsanlara uzanan bir yardım eli her zaman, nasıl ki ayağınız ağırıdpında bu ağrı zamanla geçmiyor ve uzman doktora gidiyorsanız. Çekingenlite zamana bırakırsak geçmez. Bir ruh sağlığı uzmanına başvurmak gerekir. Size uzanan bir yardım eli her daim var” şeklinde konuştu.
Yorum Gönder