Feyzioğlu: İskenderun’dan ‘Hayır’ dedi!

20 Mart 2017 Pazartesi 19:38
Bu haber 1234 kez okundu

Türkiye Barolar Birliği Başkanı Metin Feyzioğlu, Atatürkçü Düşünce Derneği İskenderun Şubesi tarafından düzenlenen 'Geleceğim için hayır' adlı konferansta yaptığı konuşmada anayasa maddeleriyle ilgili 'Cumhurbaşkanının haberi yoktur davet etsin anlatalım' dedi.

Feyzioğlu: İskenderun'dan ‘Hayır' dedi!

Türkiye Barolar Birliği Başkanı Metin Feyzioğlu, Atatürkçü Düşünce Derneği İskenderun Şubesi tarafından düzenlenen 'Geleceğim için hayır' adlı konferansta yaptığı konuşmada anayasa maddeleriyle ilgili "Cumhurbaşkanının haberi yoktur davet etsin anlatalım" dedi.

İlçede bir düğün salonunda düzenlenen konferansa asansörde kaldığı için geç kalan Feyzioğlu, anayasa değişikliği projesinin Türkiye'ye felaket getireceğini savunarak her türlü incelemeyi yaptıktan sonra bunu tespit ettiklerini söyledi.

Bu tespiti yapmadan öncede bilim insanlarıyla uzun toplantılar gerçekleştirdiklerini ifade eden Feyzioğlu, 100 bin meslektaşına sorulduğunu ve değişikliğin kuvvetler ayrılığını yok ederek demokrasiyi ortadan kaldırmaya yönelik bir paket olduğunu öne sürdü.

Bundan sonrada yapılması gerekenin meclise 'bu değişiklik teklifini geri çekin' demek olduğunu, ardından Sayın Cumhurbaşkanı ve hükümete yazdıklarını anlatan Feyzioğlu, şöyle devam etti:

"Bütün bu noktalarda bizi dinlemediklerini görünce, en üst karar verici merci olan millete yani size koşup anlatma mecburiyetimiz doğmuştur. Kuşkusuz bizim avukatlarımız arasında da 'evet' diyen de 'hayır' diyenlerde vardır. büyük çoğunluğun hayır dediğini biz biliyoruz ama biz 'evet' diyenlere hiçbir zaman vatan haini, terörist, satılık gibi kırıcı ifadelerle yaklaşmayız. Çünkü 'evet' diyende bizdendir, 'hayır' diyende bizdendir. Aynı üslubu sayın Cumhurbaşkanı'ndan ve bakanlarından da beklemek Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olarak kuşkusuz hakkımızdır. Kaldı ki bin 136 sayılı avukatlık kanunun 110'uncu maddesi bizi yani Türkiye Barolar Birliği'yle Baroları çıkan, çıkarılmak istenen kanunlar ve elbette anayasayla ilgili değerlendirmelerde bulunup, bunları paylaşmakla görevli kılmıştır. Biz görevimizi yerine getiriyoruz. Buna mukabil sayın Cumhurbaşkanının ettiği tarafsızlık yemini halen bir siyasi partiyle ilişiğinin olmayacağı gerçeği dikkate alındığında Türk milletinin yüzde 50'sinden fazlasının 'hayır' dediği halde nasıl oluyor da devletin her imkanıyla başta sayın Cumhurbaşkanımız olmak üzere tüm yetkililer Türkiye'yi ve Avrupa'yı vızır vızır dolaşarak 'evet' propagandası yapmaktadır. Buyursunlar yapsınlar diyeceğim. Artık işin burasında değiliz ama milletimizin sanki yüzde 50'sinden fazlası 'hayır' demiyormuş gibi Türkiye'nin tamamını temsil etmesi gereken sayın Cumhurbaşkanı 'evet' propagandası yaparken görevi, milleti, anayasa konusunda aydınlatmak olan Türkiye Barolar Birliği ve Baroları 'niye bu çalışmanın içerisine girdi. Avukatların tamamı 'hayır' mı diyor?' diye suçlamak sığı, buz gibi, bal gibi siyasi parti siyasetidir. O yüzden bize siyasi particilik yapıyorsun diyenlerin kendileri dibine kadar en sığı, en popülist, en seviyesiz siyasi particiliğin örneklerini vermektedir. Biz siyasi particilik yapmıyoruz. Her siyasi partiden her dünya görüşünden milyonlarca insanın 'hayır' dediği bir anayasa projesinde biz vatandaşlarımızı aydınlatma görevini yerine getiriyoruz. Bunu yerine getirdiğimiz için bize birileri terörist, bilmem neci, çukurcu diyor. Oysa biz hayatımızı bölücü ve yıkıcı Türkiye'yi içinden ele geçirmek isteyen, Türkiye'den toprak koparmak isteyen her türlü suç örgütüyle mücadeleye adadık. Hepsinin kayıtları devletin elinde vardır. O yüzden Habur'da çadır mahkemesini kuranlar, Oslo'da İmralı'da yeni anayasa pazarlığı diye eyalet pazarlığı yapanlar, 2008'de kumpas davalarına Türk Silahlı Kuvvetleri'ni ve milli olan tüm unsurların gayri milli yapılarca ele geçirilmesine ön ayak olanlar şehirlerimiz tuzaklanırken başını başka tarafa çevirip yüzlerce askerimizin ve polisimizin şehit olmasına sorunsuzca sebep olanlar bizi terörist olmakla suçlayamaz. Onların alınlarını karışlarım."

Konuşmasını "Hayır'ı onların torunlarının da tek parça bir Türkiye'de yaşaması için istiyoruz" diye devam ettiren Feyzioğlu, "Yoksa her hangi bir şeyden korkacağımızı mı? Çekineceğimizi mi? sandılar. Çok şükür hiç kimseden hiç bir beklentimiz yok. Hiç bir kapıyı hayatımızda şahsi ikbal için çalmadık. Hiç bir kapıyı çalıp, ihale ya da iş takibinde bulunmadık. Ekmeğimizi kendimiz kazandık. Taştan çıkardık. Hiç kimseye hiç bir borcumuz yok. Buradan devletin en başındakileri bir ispata davet ediyorum. Kiminle, nerede, hangi suç örgütü temsilcisiyle yan yana geldiğimizi ispatlamaya davet ediyorum ama karşılığında bende hoca efendiyle her gün el etek öpenleri kamuoyuna tek tek ilan edeceğim. Karşılığında Türkiye'ye terörist devlet diyen Şivan Perver'le yan yana gelip timsah gözyaşı dökenleri ilan etmezsem namerdim. Hiç kimsenin haddi değildir hangi mevkide olursa olsun bizim gibi canını dişine takarak yollara düşenleri terörist ilan etmek. Onları derhal bu çirkin devlet insanlarına yakışmayan üsluptan vazgeçmeye davet ediyorum" ifadelerini kullandı.

Toplantı yapacakları yer için kendisinin T.C. kimlik numarasının ve adli sicil kaydının sorulduğuna da değinen Feyzioğlu, şeceresini de verebileceğini belirtti.

Karşılarında akıllarıyla alay eden bir anayasanın olduğunu savunan Feyzioğlu, anayasanın Cumhurbaşkanı için yazılmadığının altını çizerek, "Bu anayasa değişikliğinin defalarca soruyorum bunu kim için yazıldığını bizzat Sayın Cumhurbaşkanımızın da defalarca düşünmesi lazım. Kendisi için yazılmamıştır bu anayasa değişikliği. Bu anayasa değişikliğini yazan küresel kuklacılar sayın cumhurbaşkanını da sana çok yetki verdik, denetimsiz yetkiler verdik rahat ol diyerek asıl konuda aldatmışlardır. Asıl konu Türkiye'nin üniter yapısının paramparça edilmesidir" değerlendirmesinde bulundu.

 "Cumhurbaşkanının haberi yoktur davet etsin anlatalım"

Anayasa değişikliğindeki maddelere de değinen Feyzioğlu, bunları belgelerle ortaya koyduğunu iddia ederek Cumhurbaşkanının kendilerini davet etmesini istedi.

Feyzioğlu, anayasa maddesiyle ilgili şunları kaydetti:

"2017 anayasa değişikliği 123 ve 124'üncü maddeler Başkan tek başına istediği görevlendirmeyle istediği kamu tüzel kişiliğini kurabilir. Örnek, aşağıda sayılı olan şehirlerin kolluk güçlerinin, okul eğitim hizmetlerinin daha etkili organize edilebilmesi için birleştirilerek yeni kamu tüzel kişiliği kurulmuştur diyebilir. Biz buna ördeğe ördek deriz diye cevap veririz. Eğer paytak paytak yürüyorsa, suda kanat çırpıp uçamıyorsa, başı yeşilse, bide vak vak diyorsa bizim için o ördektir. Ördeğe kuzucuk muamelesi yapamazsınız. Ördek 123 ve 124'üncü maddelerde saklanmıştır. Sayın Cumhurbaşkanının haberi yoktur. Davet etsin anlatalım. Bir saat sonra iddia ediyorum ki yanıltılmışım, 2010'daki gibi yanıltmışlar haydi gel Türkiye'yi karış karış dolaşalım ve 'hayır' kampanyasını birlikte yürütelim diyecektir. Hatta beni yurt dışında fingir fingir hayır kampanyası yürütmekle suçlarken burada olduğunu bilmediğine eminim kendisinin şuanda yüzlerce adamı Almanya'da Hollanda'da 'evet kampanyası yürütürken onlara da talimat verip 'aman vazgeçin hayıra çevirdik düşüncemizi' diyecektir. Çünkü Öcalan'ın İmralı notlarında bahsettiği eyalet 123 ve 124'ün içine gizlenmiştir."

"Küresel kuklacı koridoru"

Asıl meselenin İskenderun'un da tam merkezinde olduğu bir mesele olduğun anlatan Feyzioğlu, Hatay meselesinin Kıbrıs'la, Ermenistan'la ve Türkiye'nin Güney'inden açılmak istenen 'Küresel kuklacı koridoru' olarak ifade ettiği koridorla birlikte düşünülmesi gerektiğini söyledi.

Bununda tam merkezinde İskenderun'un olduğunu öne süren Feyzioğlu, Mustafa Kemal'in yüz yıl öncesinden gelen öngörüsüyle bu sorunun cevabını açıklamanın mümkün olduğunu belirtti.

Kendisini dinleyenlerden İskenderun Körfezi'yle Kıbrıs Karpaz burnunu göz önüne getirmelerini isteyen Feyzioğlu, son olarak şunları kaydetti:

"Karpaz burnu İskenderun'a doğru giren bir uçak gemisidir. Dünyanın en büyük, en güvenilir uçak gemisidir. Karpaz Burnu'nu Cenevre'de yürüyen müzakerelerde Rum olmazsa olmaz diye masaya koymuş Karpaz benim olacak demiştir. Gerekçesi de Karpaz'da üç beş kişinin gidip geldiği 4 tane kilisedir. Karpaz burnu Rum'a verildiğinde Güney'den açılan emperyal güçlerin koridoru Akdeniz'e ulaştığında petrol ve ulaşım güvenliği sağlanabilir hale gelecektir. Bunun Kuzey'den güvencesi ise hiç kuşkusuz İskenderun'un ve Hatay'ın malesef karıştırılarak bir başka yapıya dönüştürülmesidir. Bu sebeple bölücü örgütler, yıkıcı örgütler ve dünyada Türkiye'yi karıştırmak isteyen bütün istihbarat örgütleri Antakya'da fazla mesai içerisindedir."

Konuşmaların ardından Feyzioğlu, kendisine eşlik eden Süheyl Batum ile birlikte 5'inci katta düzenlenen salondan çıkışta asansörde kaldığı için merdivenlerden yürüyerek indi.

Yorum Gönder